MARMARA'DAN İÇ ANADOLU'YA, YEŞİLDEN BOZKIRA YOLCULUK
1,2,3 Mayıs 2014
1. Gün
1 Mayıs 2014 Perşembe günü 08.20 de Domaniç Kocayayla'da minibüsten iniyoruz. Çok bulutlu bir hava, çiseleyerek yağmur atıştırıyor. Yol kenarında hazırlanmak için uygun bir yere ilerliyoruz. Yaylanın rakımı 1500 m. giysilerimiz ince, yüksekte olduğumuzu bizlere hatırlatır gibi soğuk tenimize vuruyor. Sis etrafımızdaki ormanları beyaz bir örtü gibi sarmış. Görüş en fazla 200 m. olmalı. Bu seviyelerde ağaçlar baharı müjdeleyen taze sürgünler, açık yeşil yapraklarla bezenmiş. Kapalı, puslu hava kuşların ötüşünü bile etkiliyor. Yas havası mı? Bahar havası mı? Belli değil.
Hazırlıklar yapılıyor, atıştıran yağmur altında Kuzeye doğru 08.45 te yürümeye başladık. Yarım saatlik yürüyüş sonunda araç yolundan orman içine girdik. Sis daha da yoğunlaşıyor. Dev kayın ağaçlarının oluşturduğu ormanda, girdiğimiz yol bir yerde bitiyor. Sisler içinde masal ormanında ilerliyoruz sanki. Kimse durumdan şikayetçi değil. Hepimiz muhteşem kayın ağaçlarının dev kalemler gibi göğe uzanışını, beyaz sis bulutunun içinde silikleşerek kayboluşlarını hayretle, imrenerek izliyoruz. Daha önce görmediğim büyüklükte ağaçları olan, etkileyici bir orman içinde ilerliyoruz. Kaz dağlarında bile böylesine kayın ormanı görmedim. Yol olmayan arazide aynı yönde yükseliyoruz. Orman küçük bitkilerin yaşamasına olanak vermeyen dev ağaçlardan oluşuyor. Önceden yapılmış bir ıslah çalışması mı, ya da orman mı böyle bilemiyoruz. Zemin alışılmadık bir yeşil örtü ile kaplı.
Karabalçık yayla, Domuz kertiği, Üç tepeler 2050 m. bölgelerinden geçerek Kömürsu yaylası girişinde bastıran yağmur altında kamp yerimize saat 14.30 da ulaştık.
2. Gün
2 Mayıs Cuma sabah kahvaltı sonrası kampımızı toplayıp 08.45 te kamp alanımızdan ayrıldık.
Sabah parçalı bulutlu gökyüzü, ilerleyen saatlerde yoğun bulutlara yerini bıraktı. İlk olarak Kömürsu yaylasının yanıbaşında bulunan, gittiğimiz yön istikametinde hakim bir tepeden etrafı izlemeye çıktık. Alpin çiçekleri araziyi çiçek bahçesine dönüştürmüştü. Sonrasında Kömürsu yangın kulesine yürüdük. Hava çok bulutlu her an yağış bıkakacak gibi bizi tedirgin ediyor. Yangın kulesine yükseldikçe rüzgarın soğuk esintisi üşümümemize neden oluyor. Kulenin merdivenlerinden çıkıp içine giriyoruz. Camlarda mermi delikleri, kırılmış camlar kuleyi harabeye dönüştürmüş. Açık pencerelerden giren rüzgar 1850 m. yüksekliğin soğunu bedenimize çarpıyor. Sıcak içecekle içerden ısınmamıza dahi izin vermiyor. Termoslarımızdan içtiğimiz çaylarımızla bir süre burada etrfı izliyoruz. Sonrasında tepeden hızla inip rüzgar almayan orman bölgesine iniyoruz ve yürüyüşümüze devam ediyoruz.
Yağmur atıştırıyor, duruyor, Sofular yaylasına geliyoruz. Burada yaylanın sağına yönelerek yol alırken Camili yayladan çoban Mehmet'le sürüsünü otlatırken karşılaşıyoruz. Köpekler havlayarak üstümüze koşuyorlar, çoban müdahale ederek onları çağırdı, durdurdu. Çobanla yaptığımız sohbetten sonra geriye dönmemiz gerektiğini ve yaylanın ortasından sağa giren yoldan girersek Atatürk köşküne en yakın yolun bu olduğunu öğreniyoruz. Çoban Mehmet'in göğüsünde ağaçtan oyulmuş bir alet bizim Ömer hocanın ilgisini çekiyor. Sorduğumuzda sırtındaki torbanın sallanmasını engelleyen iki ipi birbirine sabitleyen, kilitsiz karabina göervi yapan bir alet olduğunu şaşkınlık ve merakla gülümseyerek öğreniyoruz.
Sofular yaylası bölgedeki büyük yaylalardan birisi. Girdiğimiz yolda önce yükselerek tepe noktasına çıkış yaptıktan sonra aşağıya inişe geçtik, Köşke sallanarak saat 12.20 de ulaşıyoruz. Tahminimizden daha önce vardığımız köşk çevresindeki piknik alanı olarak düzenlenmiş olan ormanlık araziyi gezdikçe hayal kırıklığı içinde kalıyoruz. Akan çeşmeler kurumuş. Yemyeşil çimenlerde sık aralıklarla sorumsuzca yakılan ateş yerleri ve kalıntıları. İnsan kaynaklı çöpler öfkelenmemize neden oluyor. Burada kalamayacağımıza karar verdik. Bir süre dinlenmeden sonra Erikli yayla'ya devam etmeye ve orada kalmaya karar verdik. İkinci kamp yerimiz olarak belirlediğimiz Köşk'ten vaz geçmek zorunda kaldık.
Erikli yayla içinde ilerlerken, uzaktan bizi gören çoban köpeklerinin üzerimize doğru koşturmalarına yine çoban müdahale etti. Yanımıza geldi, yakın bir yerde su olup olmadığını sorduk. Hemen yamaçta bir çeşme olduğunu öğrenince ikinci kamp yerimizi belirlemiş olduk.
Yağmur ince ince başladı, çadırlarımızı kurmaya çalışırken gittikçe şiddetini arttırdı ve 1 saat boyunca olanca şiddeti ile gökgürültüsü eşliğinde yağdı. Çadırlarımızın içinden yağmurun dinmesini bekliyoruz. Çadırlarımızı teras biçiminde yamaca kurduk. Çevreye hakim çayırlardan etrafımızı izeyip dinleniyoruz. Dinlenme esnasında Bursa'daki arkadaşlarımızla telefonlaşıp bu gün Nilüfer Belediyesindeki toplantıdan ne gibi bir sonuç alındığını öğrenmek istedik. Haberler sevindirici Belediye yetkilileri 19 Mayıs geleneksel etkinliğimizde bize sponsor olmayı bu yılda kabul etmişlerdi. Nilgün ve Gökhan olumlu geçen görüşmeyi bize aktarırken, belirsizlik içinde olan bir sorunumuzun bittiğinin müjdesini bizlere veriyorlar.
Çadırlarımızı kurduğumuz alandan, katettiğimiz coğrafyanın yapısını anlatan bir sırt hattını izliyoruz. Sık yemyeşil orman örtüsü seyrelerek adım adım bozkıra dönüşüyor. İnegöl'den Bözüyük'e giderken geçilen Mezitler bölgesinin zengin doğasını katederek Eskişehir bölgesine girerken başlayan Bozkıra geçişi karşımızda gözlemlemek ilginç bir görüntü. Yağmur sonrasında gri bulutlar gökyüzünü terk etmiyor. Olanca kasvetiyle bizleri 3 gündür olduğu gibi tehditkar bir biçimde üstümüzden akıp duruyorlar. Faaliyetimizin çoğunda olduğu gibi kapalı ve ışıksız gökyüzü fotoğraf çalışmalarımızı bile etkiledi. Daha az görüntü aldık, fotoğraf çekmek için gerekli olan ışıktan çoğu zaman yoksunuz.
3.Gün
3 Mayıs C.tesi sabahı, sarı sabah güneşi tepelerdeki çam ormanlarını gözalıcı bir renkle aydınlatıyor. Karşı sırtta çizgi gibi uzanan ormandan bozkıra geçişi tertemiz havanında katkısı ile uzakları bile aynı berraklık içinde izliyoruz. Erikli yaylasının çiğ düşmüş çimenlerinde parıldayan su damlacıklarının insanda yarattığı olumlu düşüncelerle güne başladık. Bu gün son günümüzde iyi bir hava bekliyoruz. Kömürsu yaylasında'da güne havada umut var diyerek başlamıştık ama bütün gün gri bulutlar ve yağmur peşimizi bırakmamıştı. Umarız bu gün güzel bir gün olur, faaliyetimizi güzel bir havada tamamlarız.
Faaliyet boyunca arkadaşlarımızın performanslarının yakın oluşundan çok uyumlu bir ekip olduk. Yalnız bizim İsmail bey, kamp yerinden hareket saatimizi 15 dakika kadar öteledi. Kendisini Bizim Erdem Yoldaş'a benzettiğimizde de bir daha faaliyetlere Erdem olmadan gelmem diye bizi tehdit etmekten geri kalmadı. Bu konular her ne kadar sorun olsada aşılamayacak boyutta değil. Dileriz bu arkadaşlarımızın ki gibi ağır toplarımızın sayısı artmaz.
Kampımızı toplayıp hareket ettiğimizde saat 09.30 oldu. Erikli köyüne araç yolundan değil tepelerden sırtı takip ederek gittik. Güneş çayırları, çimenleri, yeşilin bin bir tonu ile aydınlatıyor. Baharı gözünüzde gönlünüzde hissediyor doyasıya yaşıyorsunuz. Kuşlar güneşle yeniden can buluyor. Çeşit çeşit kuş sesleri, arazide gittikçe seyrelen karaçam ağaçlarının heybetli gövdelerinden yayılan dallar arasından yankılanıyor.
Erikli köyüne girdik, kahvahane soruyoruz. Camdan bizi selamlayan Hamit ismindeki köy sakini bizi köy konağına davet ediyor. Çay demleyebilirsiniz bende gelirim deyince geriye dönüp köy konağında uzunca bir mola veriyoruz. Arkadaşlarımız çok güzel bir çay demliyor ve orman kesim işçisi Hamit'le sohbet ediyoruz. Hamit geldiğimiz bölgeyi iyi tanıyor, bilmediğimiz yaylalar hakkında bilgi alıyoruz. Köşk çevresindeki insan kaynaklı kirlilikten yakınıyor. Yapanlar dışarıdan gelenler temizliyoruz yine yapılıyor bizde bıktık diyor. Suyun kesik olmasının nedeni de aşağıda dereden gelen boru patlamış, gelenlerin çevreyi kirletmesinden onarmak istemiyoruz dedi.
Erikli köyünden ayrılıp Dodurga'ya doğru yol alırken araçla yanımızdan geçen Dodurga orman işletmesi görevlileri ile tanışıp sohbet etme imkanı buluyor ve Köşk hakkında şikayetlerimizi iletiyoruz İşletme şefi Murat beye. Faydası olurmu bilmiyoruz bizden söylemesi. Oda köşk çevresindeki evlerin özel bir şahısa kiralandığını söylüyor.
Dodurga'ya girdiğimizde kalkmak üzere olan araca şans eseri son anda biniyoruz. Faaliyetimizi sorunsuzca tamamlamanın verdiği mutlulukla 14.45 te 13 km. mesafedeki Bozuyük terminalinin yolunu tutuyoruz.
İsmet Şentürk
Konak Mh. Çağ Sk. Konak Apt. No:5/B
Nilüfer, BURSA
0 530 969 54 73