Dağcılık sporu kişilere, diğer spor dallarından biraz farklı bir sosyal paylaşım ortamı sunar. Mutlaka herkesçe yaşanmak zorunda olan birinci kuralı, hayatınızı bir başkasına emanet etmeniz gereken güvene dayalı dostluk ilişkisidir. Örneğin yemeğinizi paylaşmayabilirsiniz, suyunuzu, ocağınızı, çadırınızı, bilginizi, planlarınızı, paylaşmayabilirsiniz, ancak hayatınızı, bir başkasına emanet etmek zorunda kalacak olduğunuz bir paylaşım, kaçınılmazdır.
Dağları yaşayanlar, zor olanı başarmanın verdiği hazla beslenir. Zor anlarda size uzanacak eller olması, insanların dostluk ilişkilerini pekiştiren, dayanışma ruhunu canlı tutan, güzelliği sevgiyi saygıyı doğuran, erdemli davranışlardır.
Bizler 2 yıldır birlikte olduğumuz bir dağcılık kulübüyüz. Geriye dönüp baktığımda, sanki uzun bir geçmişimiz varmış gibi bir duyguyu sanırım diğer arkadaşlarımda yaşıyordur diye düşünüyorum. Az zamanda çok faaliyet, ilişkilerin sıklığı, samimiyet bizlere bu duyguyu veriyor olabilir.
Dağlara yüzünü dönmüş, özgürlüğün çağrısına koşanlar, bir ölçüde maddi hırsını kontrol altına almış kişilerdir. Hayatın yarın değil bugün olduğunu iyi bilirler. Bugün yaptığın sana yarın zaten dönecektir. Kendimiz için bir şey yaparken atladığımız önemli bir kural var. Kendimiz için hep maddi hedefler koyarız. Sağlımız için çalışıp hedefler koymak pek aklımıza gelmez. İleri yaşları görmek, sağlıklı olmak isteriz belki, ancak sağlığımız için emek harcamaktan kaçınırız, üşeniriz. Nasıl olsa o şu anda elimizdedir. Spor yapmak, beslenmek bir yaşam biçimi olarak hayatımıza yerleşmeden, sağlımız için bir şey yaptığımızı söyleyemeyiz.
Dağcılık, her yaşta insanın istediği seviyede yapabileceği bir spordur. İnsan psikolojik ve fiziksel yenilenmeyi, mükemmel doğal güzelliklerin içinde sıkılmadan, bıkmadan yaşayarak gerçekleştirebilir.
Biz ve bizim gibi kulüplerin, bu bilinci halkımıza yaymada bir görevimiz var. Bizler sadece tehlikeli spor yapan insanlar değiliz. Tehlike yaşamın her alanında vardır. Dağcılıkta risk hesaplanır, en aza indirilir. Hiç bir karşılık beklemeden samimi dostluklarla, mükemmel doğa’yı yaşayarak, dağ'dan aldığımız enerjiyi şehirde harcarız. Bir meditasyondur dağ ortamı bizler için. Dağ'a adım attığımız andan itibaren olumsuz olan herşeyle, geçmişle aramızdaki bağ kesilir.
ULUDAK adında bir fidan diktik. Dostluklar yeşerdi bu fidanla. Yarını düşünürken bugünü unutmadan bu fidanı büyüteceğiz.
Her aşamasında dayanışma ve dostluğun en güzel örneklerini sergileyeceğiz. Dağcıların anıları çoktur, bu anılar çok emek harcanarak yaşandığı için değerlidir.
Yolunuz açık, anılarınız bol, dostlarınız gerçek olsun.
İyi ki varsınız dostlar.
İyi ki varsın ULUDAK.
Sevgiyle kalın,
İsmet Şentürk
Eylül 2011