YENİ BİR ROTA
ALAÇAM - DÖRT TEPELER - ALAÇAM
19 Ocak 2014 Pazar , Olay Medya önünden, 07.20 de Alaçam'a hareket ediyoruz.
Alaçam köyü üstünde araçlarımızı bırakıp, su boruları döşemek için yeni açılan vadiye paralel yukarda alpin bölgeye bağlanan orman yoluna doğru çıkmaya başladık. 3 Km. lik bir yürüyüş sonunda Uludağ Göller yolundan ayrılıp Umurbey'in altında bulunan tarlanın içine yöneldik. Arazi tamamen karla kaplı, hava açık, orman içinde vadi yönünde yolu buluyoruz.
Yol inişli çıkışlı, göllere giden yoldan gitsek daha iyiydi diye düşünmeden edemedim. Sağımızda akan dereden Çağlayanların sesi geliyor. Uludağ Köknarlarının içinde sadece gökyüzünü görebiliyoruz. Ocak ayı, Dante gibi ortasındayız kışın. Lodos ılık bir esintiyle vadiye ilk bahar mevsimini çağırıştıran bir hava katıyor. Bir süre sonra vadinin içinde çıplak bir alan, yayla görünümlü bir yere varıyoruz. Orman içinde Köknar ağaçlarından göremediğimiz güneşi, burada görünce mola vermeden edemedik. İnsanda kamp yapma isteği uyandıran ferah bir yer.
2.45 Saatlik bir yürüyüş sonunda 1,700 metrelerde ormandan çıkıp dere içine ilerlerken, sert bir vadi rüzgarı karşılıyor bizleri. Molamızı vermek için rüzgarsız bir yer aranıyorum, güneş sıcacık gülümsüyor yukarıdan. Orman sınırını arkamızda bıraktık, alpin bölge yer yer açılsada gittikçe beyaza bürünen tepeler ve vadiler yükseliyor üstümüzde, İki vadinin suyunun birleştiği ve Alaçam deresini oluşturduğu yerde, suyun karşısına geçip ortadaki sırtı takip ederek, arada bir kardan uçları çıkmış olan bitkilerin arasında sakin adımlarla yükseliyoruz. Yola çıkalı yaklaşık 4 saat olmuş. Saat 12.00 gösterdiğinde 1850 m. bir sırtı çıkıyoruz. Erdem, Nilgün ve Mehmet bey işleri nedeniyle dönüş kararı alıyor. Ben, Emirhan, Yavuz ve Ömer hoca arkadaşlarla vedalaşıp, sırt hattını takip ederek, karşımızda gittikçe büyüyen dağın içine doğru yükselmeye devam ediyoruz.
Yükseldikçe rüzgarın şiddeti artıyor, karda batmamak için, doğrudan güneş görmeyen sert zeminde yürüyoruz. İrtifa arttıkça yamaçlar yer yer sert buz. Yanımızda krampon, kazma yok. Güneşin ışıkları sırt hattında gözümüzü kamaştıran bir parlaklıkla yansıyor. Gökyüzünün maviliğinde kaybolan parlak sırt hattının bize geçit vermesini umarak ilk defa geçtiğim ve daha önce bu bölgeden Dört tepelere bağlandığını bilmediğim bu yeri merak ve heyecanla çıkıyoruz. Göller hedefimiz olmaktan çıkmış, Dört tepeler sırtına gözümüzü dikmiştik. Sırt hattında ilerledikçe rüzgar karşımızdan fırtına şeklinde esmeye başladı, Ömer hoca rüzgarın şiddetini göstermek için kendini geriye doğru esintiye bırakıyor, rüzgarda onu iyi tutuyordu ki, fazla bırakınca sırt üstü düşmekten kurtulamıyor. Tebessümle onu izliyoruz. Biz yukarıya adımlarken, rüzgarda bizi aşağıya doğru itiyor. Yükseldikçe karşımıza çıkan güzellikler, rüzgarın karda yarattığı şekiller, buzdan çiçekler, sol tarafımızda vadiye doğru inen dik eğimli, keskin yamaçların oluşturduğu o vahşi görüntüler büyülenmemize neden oluyor.
Çıkmakta olduğumuz sırtın, Uludağ sırt hattına kuzeyden, Dört tepelerin Batı yönündeki 2524 m. rakımlı tepenin yanına kesintisiz çıkışını sevinerek izliyoruz. Bu bizim için daha da büyük süpriz oldu. Bu bölgeden sırt hattına bağlantı olduğunu bilmiyorduk. Sert, buzlu alanlardan kaçmaya çalışarak dikkatlı bir biçimde Dört tepeler sırtına arkadaşlarımızdan ayrıldıktan sonra 2.15 satte çıktık. Esintiden korunmak için sırt hattında bulunan rüzgarın anaforla oluşturduğu, gölü andıran bir çukurun içine girdik. Emirhan buraya ULUDAK çukuru adını verdi.
Sırt hattından geçişlerde bu çukuru daha önce nasıl görmemiş olduğumuza hayıflandım. Bu alan aynı zamanda, kötü havalarda çok iyi bir sığnak olabilir. Buradan Alaçam'a inmekte bir seçenek olarak değerlendirilebilir. Kısacası Uludağ sırt hattına açılan çok güzel bir kapı. Her iki tarafında da, kış mevsiminde tırmanış yapabileceğimiz kar buz kulvarları olan, dağcıların pek uğramadığı bir bölge.
Sıcak bir şeyler içip, yemeğimizi yedik. Bulunduğumuz bu yeri çok sevmemize rağmen, kısıtlı süremiz daha fazla kalmamıza izin vermiyordu. Kısa günlerin içindeyiz ve bir an önce dönüşe geçmemiz gerekiyor. Dönüş yolunu 500-600 metre aşağıda, sağdaki dik ve geniş kulvara girerek kısaltmayı düşündük. Buzla karşılaşma endişesi ile inişimizi sürdürürken, bazı yerlerde karşımıza çıkan buzlu alanları kimi yönümüzü değiştirerek, kimi çentik açarak geçtik. Alaçam yolunun Dere yayla tarafındaki vadinin dibine indik. Araçlarımıza vardığımızda karanlık olmuş, saat 17.30 göstermekteydi. Sırt hattından dönüşe geçtikten sonra toplam 15 dakika mola ile 3 saatte Alaçam köyünün üstüne indik ve faaliyetimizi tamamladık.
Öneriler.
Kış koşullarında kask, kazma ve krampon olmadan girilmez.
Çok sert kış koşullarında (Zemin tamamen cam buz olabilir) ip emniyeti gerekebilir.
Çıkışta ve inişte harika bir manzara sizi bekliyor.
Parkur. Alaçam - Dört tepeler sırtı - Alaçam, 25 km.
Zorluk derecesi. Zor parkur.
Alaçam tarafından, zirve yapmak için en iyi rota.(Yaz ve kış)
Dört tepeler sırtındaki çıkış noktasında bulunan göle benzer çukur,
Yakın çevrede hayatı idame ettirme alanı olarak tek yer.
Aynalı göl sırtını doğu yönünde geçtikten sonra,
Dört tepelerin ilki olan, 2524 m. rakımlı tepenin doğu yönünde hemen altı.
Muhteşem bir hava, muhteşem dostlarla, muhteşem güzellikleri yaşadık.
Yazan: İsmet Şentürk
Katılımcılar:
Mehmet Aydoğan
Ömer Faruk Kaya
Yavuz Karakılıç
Emirhan Kıratlı
Nilgün Yenen
Erdem Yoldaş
İsmet Şentürk
Konak Mh. Çağ Sk. Konak Apt. No:5/B
Nilüfer, BURSA
0532 525 68 03