TÜRKİYE'DE DAĞCI OLMAK
Doğada olmayı isteriz, şehrin
gürültüsünden, kirliliğinden ve stresinden uzaklaşmayı, kırlarda
çayırlarda uzanıp masmavi gökyüzünün derinliklerinde kaybolmayı
isteriz. Orada olduğumuz anlarda mutluluğumuz daha bir coşkuludur,
güzel hislerle dolarız. Çeşit çeşit kuş sesleriyle gözlerini açıp güne
başlamayı kim istemez ki.. 15-20 günde bir değişen çiçek örtüsüyle
yürümeye doyamadığımız patikalarında, ciğerlerimizi bol oksijenle
doldurduğumuz, rüzgarla şarkı söyleyen ağaçlarıyla, ormanlarında olmayı
kim istemez..
Hep bu duygularla başladık, attık
kendimizi dağlara, ormanlara. Bedenen yorularak, ruhen dinlenmeyi
keşfettik. Kendi sesimizi bile duyamadığımız şehrin karmaşasından kaçıp
kendimizi dinlemeyi öğrendik. Sessizliğin içindeki seslerle başbaşa
kalmak huzurun anahtarı sanki. Bir süre sonra bağımlılık yapıyor
insanda. Karşıki tepeyi görmek yetmiyor, sonrakine, yanındakine,
ufuktaki dağlara dikiyorsun gözlerini; yetmiyor, mesafeler uzak olmaktan
çıkıyor bundan sonra, doğa sevgisinin yeni bir sayfasında buluyorsun
kendini.
Bedenin sınırlarını öğrenme dönemidir de
bu, “DAĞCILIK” diyoruz adına. Bir dağcı kendisi ile yarış içinde
olmalıdır, çıta yükseldikçe aldığı hazzın çıtasıda yükselir. Bir önceki
zamanını aşmak için dağcı bedenin sınırlarını zorlar, nefes nabız
ikilisi gösterge tablosu gibi yön verir adımlara. Dört mevsim, doğa ile
dağ ile bir yaşamdır bu fırsat buldukça kaçılan.. Yürüyüşler, kamplar,
tırmanışlar, dağdaki her türlü araziye ve koşula uyum sağlama becerini
sergiler, bilginle, tecrübenle ve fiziksel gücünle yaşamayı hak
edersin. Yüreklerde karşı konulmaz bir gitme arzusu dağların seni
çağıran sesine.. Bu öyle bir süreçki, içinde bulunduğun koşulların
güçlüğü, mükemmeliyeti seni büyülüyor; ona saygı duymayı, onunla
yaşamayı, onu korumayı ona sahip çıkmayı öğreniyorsun, dağcılık bir
yaşam biçimi oluyor senin için.
Bazen dağcılığı atlasaymışım, hayatımda
çok şey kaybedecekmişim diye düşünüyorum. Ülkemizi bu gün olduğu kadar
gezme imkanı bulamazdım. Dağcılık çoğunluk tarafından çok hafife
alınıyor, dağ bayır gezmek olarak algılanıyor. Aslında dağcılık bir
kültür alışverişini de beraberinde getiriyor, farklı coğrafyaların
insanlarıyla bir paylaşım içine giriyorsunuz. Farklı şehirlerin yaşam
kültürü, yemek kültürünü, yöresel gelenek ve göreneklerini, tarihi
kültürü tanımak, örneğin yayla kültürünün içinde olmak fırsatı
buluyorsunuz.
Hayatı kaçırmayın, dağcılığı atlamayın,
hem sağlınızı kazanın hem de hayatı dolu dolu yaşayın, bu fırsatı
değerlendirin, dağcı olmanın ayrıcalıklarıyla tanışın..
Sevgiyle kalın
İsmet ŞENTÜRK Mayıs 2012.
|